Aşağıdaki yazı, Aso Zagrosi tarafından Newroz.com sitesinde yayınlanmıştır. Yazıda bahsedilen Ali Eşref Bey ve Eyüp Paşa, Redki aşireti beyi Guli Cewer Ağa'nın oğullarıdırlar.
Aso ZAGROSİ: “Birinci Dünya Savaşı başladığı zamanda Rus Ordusu saflarında savaşa katılan Ermeni Birlikleri girdikleri tüm alanlarda Kürd katliamını yaptılar. Bunu söyleyen ben değilim. Aris Arda arkadaşın çevirisini yaptığı Kürdlere ilişkin Sovyet-Rus Belgelerinde Prens Chachovski söylüyor. Sözü ona bırakalım:
“Savaş başlar başlamaz, Resul Bey, Şemsedinov, kardeşi Hamid bey (Eyub Paşa'nın oğulları) Kara Kilise bölgesinde Hamidiye alaylarıyla bizim ordumuzun saflarına katıldılar. Diyadin bölgesinin ünlü önderlerinden Muhamed Bey bize teslim oldu... Adamanlı Kürdlerin reisi Ali Bey bize teslim olmaya hazır olduğunu bildirdi... Van gölünün batı yakasında, Patnos'ta yaşıyan ve büyük bir güce sahip olan Haydaran aşiret reisi Kör Hüseyin Paşa bizim yakınlaşmamızı bekliyordu... Kafkasya Askeri Komutanlığımız beni Sizov kod ismiyle Kürdleri safımıza çekmek için onların içinde çalışma için görevlendirmişti... Bende Berdirxan Paşa'nın oğlu Kamil Bey'in yardımıyla onların içinde çok iyi çalışmalar yaptım. O zaman Prens Warenstsov Daşkov Kafkas yöneticisiydi... Var olan durum tersine döndü... Prens Warenstsov Daşkov hastalandı ve eşi olan Prenses pratikte Kafkas yönetimini ele aldı... Petersburg'un izniyle tüm savunma güçlerini Ermenilerden seçti. Diğer yandan bütün askeri ve siyasi üst yöneticiler Kürdlere karşı kışkırtıcılığa başladılar... Ermeni savunma güçleri müslüman Kürdlerin mallarına ve servetlerine el koydular ve Kürdlere zulüm etmeye başladılar... Ermeni savunma güçleri Beyazid bölgesinde bütün Kürd köylerini harebeye çevirip ve yıktılar... Bölge halkı sanıyor ki Ruslar gelmiş temsilcilerini yanlarına gönderiyorlar... Fakat, anlaşılıyor ki gelenler Ermeniler... Ermeniler temsilcilerini öldürüyor, sonra köylerini işgal ediyor ve köy halkının tümünü katliamdan geçiriyorlar... Onların gözleri önünde kadınlarına karşı aşağılayıcı davranıyorlar... Bundan sonra Tiflis'e dönen Rus Komutan Ermenilerin görünmemiş pratiklerine karşı durma yada engelleme yerine oradaki Kürdleri avlamaya başlıyorlar... Resul Bey ve Halid Bey Hamidiye Birlikleriyle birlikte kendileri Rusya ordusunun saflarına katılmışlardı, zindana atılıyorlar. Muhamed Bey'in mal ve servetini talan ediyorlar, eşlerini aşağılıyorlar... Ali Beyi ve diğer Kürd Beylerini Rusya ordusunun bayramına davet ediyorlar ve oradan namertçe Sibirya'ya sürüyorlar... Ordumuz geri çekildiği zaman, Ermeniler bu durumu vesile bilerek sağ kalan müslümanları öldürüyorlardı... Kürdleri esir almıyorlardı ve hemen orada öldürüyorlardı. Bundan dolayı Kürdler teslim olmak istemiyorlardı... Ermeniler yalnızca Kürdleri bizden uzaklaştırmadılar, öyle yaptılar ki Kürdler bize karşı rahmetsizce savaşma ortamına soktular... Çünkü Kürdler biliyorlardı karşılarında acımasızlık var, çaresizlik içinde mallarını ve çocuklarını savunuyorlardı... Kürdlerin bu korkusuz direnişi ve umutsuzluğu 1915 yılının sonu ve 1916 yılının başındaki harekatımızı çok zora soktu... Öyle olduk ki askeri istihbarat toplayamiyorduk.. Fakat tuhaf olan şey Kürdler Ruslara düşmanlık yapmıyordu. Onlar durumu anlamışlardı, bu işlerin Ermenilere ait olduğunu biliyorlardı... Muş bölgesinin büyük ve ünlü önderi Musa Bey Bitlis'te bizim birliklerimize karşı çok sert ve şiddetli bir savunma yapmıştı... Bizim birliklerimizin komutanı Musa Bey'den teslim olmasını istiyor... Musa Bey bizim komutana Ruslara saygımız var diye yazıyor. Fakat size nasıl güvenebiliriz ve mal ve can güvenliğimize inanabiliriz? Biz öyle sanıyorduk ki Rusya büyük bir devlettır, iktidarı ve kanunu herkesi kapsıyor... Fakat, şimdi görüyoruz ki Ermeniler Rusya'ya emir veriyorlar...
Ermenilerin Kürdlere karşı yaptıkları vahşetlere rağmen, Kürdler bize karşı şavaşa katılmıyorlardı... Ben Kamil Bedirxan Bey aracılığıyla Kürd önderleriyle ilişkiye geçtim... Bizim Askeri Güçlerin Komutanlığı tarafından bana Ermenilerin içinde olmadığı bir Rus ordusunun Kürdistan'a gönderileceği konusunda güvence verildi... Bunun ardından 1917 yılında bizim yol göstericiliğimizde Botan Kürdlerinin ayaklanması başladı. Bu ayaklanma Türklere büyük zarar verdi, özellikle Türk askerinin geliş gidişlerine... Ayaklanma Botan'da 1916 yılında baş göstermişti... Dersim Kürdleri de bizim ordumuza büyük yardımlar ettiler... Fakat, Ermenilerin dolayı bizi Dersim'e bırakmadılar... Biz nereye gittiksek şu sözleri duyuyorduk:
'Biz Ruslardan korkmuyoruz, canı gönülden onlarla birlikte gideriz. Fakat, Ermenilerden korkuyoruz. Çünkü, bizleri öldürüyorlar, namusumuzu ayaklar altına alıyorlar... Siz Ruslarda buna yol veriyorsunuz.'
1915 yılının sonbaharında Kürdlerle ilişkiye geçmem için Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığı bana talimat verdi. 1916 yılının başlarında onlarla ilişkiye geçtim... Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığına eğer Ermenileri kendimizden uzaklaştırırsak başarılı oluruz, Kürdleri Türklere karşı harekete geçirebiliriz, dedim... Bunun sonucundan komutanlarımız müslümanlara eziyet verilmemesi yönünde talimat verdiler. Bundan dolayı Taşnak Partisine bağlı büyük bir Ermeni kesim benden acız oldular... Bizim Kürdistan’daki gelişmelere ilişkin az haberimiz var... Bundan dolayı bizim Kürdlerle ilişkilerimizin ne durumda olduğunu söylemek çok zordur. Beyazid Konsolosumuz yoldaş Malstov’un raporuna göre, Rus generalı Andrevski ve Ankara sovyet temsilcisi Simko’nun yenilgisi dönemindeki katılımları, Simko’yu İran devletine vermeme yönündeki Türkiye devletinin pratiğini protesto etmişlerdi. Tüm bu işler Kürdlerin bize yönelik anılarında acı ve hoş olmayan etkiler bırakıyor... Fakat, bunun Kürd ve Rusya ilişkileri üzerine önemli bir etkisi olmaz... Ayrıca, general Andrevski Sovyet Rusya’nın değil, Beyaz ordunun hizmetindedir. 1916 yılında Kürdlerin ayaklanması başladı. Ben ve Kamil Bey Kürdistan genelinde propaganda faaliyetlere giriştik. Biz Kamil Beye eğer ayaklanma başarılı olursa, Bedirxan ailesinin Botan’ın tümüne hakim olacakları sözünü verdik. Ve sonra bizim ile antlaşma imzalayarak Kürdistan bizim etki alanımız içine girecek... 1908 yılındaki Jön Türklerin devriminin Kürdler için hiç iyi bir kazanımı olmadı.. Kürdler ve Daşnaklılar haklarını elde etmek ve Türklerle eşit bir şekilde mücadele etmek için bir antlaşma imzaladılar... Fakat bu birlik uzun sürmedi. Bunun suçlusuda Taşnaklılardı. Büyük Ermenistan planından dolayı İttihat ve Terakki Cemiyetiyle Kürdlere karşı birlik kurdular... Ermeniler yeniden Kürdlere karşı düşmanlık yapmaya başladılar. Bundan dolayı Türkler, Kürdlerin 1914 yılındaki Bitlis ayaklanmasını bastırabildiler... Kürdler, Türklerin Tropoli, Balkan ve bazı Arap bölgelerinde yaşadıkları karmaşık durumdan sonunlarından yararlanarak ayaklandılar... Bedirxan ailesinden Hüseyin Paşa, Hasan Paşa, Kemal Bey ve Süleyman Bey Türklere karşı bir ayaklanma örgütlediler. Fakat, ayaklanma bastırıldı, ayaklanmanın önderlerinden büyük bir kesimi idam edildi... Bazıları kaçtılar ve 3 kişi de bizim Bitlis Konsolosluğumuza sığındılar... Savaşın başlamasıyla bereber onlarda Türkler tarafından tutuklandılar ve idam edildiler. Bizim Bitlis Konsolosumuz yoldaş Şirkov, W. İ ayaklanmaya önderlik edemedi, daha doğrusu bir harekete önderlik etmek istemedi.“ (Aris Arda, Newroz Com)
NOT: Hani Ermeniler Kürdleri öldürmemişti. Peki bu anlatımlara ne diyeceğiz. Ki anlatan Kürd değil. Rus komutan. Buna itirazı olan var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder