Ön bilgi: Osmanlı imparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu 1828-1829 yıllarında Kars, Ağrı Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerini ele geçiren çarlık orduları bu dönemde Kürtlerle temasta bulunmuştur. Bir dönem bu bölgeleri işgal altında tutan çarlık ordusunda görevli komutanlardan biri olan Rus Albay Ushmakov (Uşmakov) Rus orduları çekildikten sonra “Askeri harekât Tarihi, Türkiye 1828-1829 ” adlı eseri yazmıştır. Bu kitap A.C. Laemmlein tarafından 1838 yılında Almanca’ya çevirisi yapılarak Leipzig/Almanya da yayınlanmıştır. Kürtler Hakkında 1828-1829 Albay Uşmakov (Sayfa 106-114)
Almanca çevirisinden Veysi Aydın tarafından Kürtçeye çevrilirken Kürtlere ilişkin bu makale Av.Mehmet Emin Adıyaman tarafından Türkçeye çevirisi yapılmıştır. Okuyucularımın ilgisini çekeceğini umarım. Umarım bu belge Kürt araştırmacılar için yarar sağlar.
Kürtler bugün Asya’da geniş bir coğrafyanın yerleşikleridir. Ağrı eteklerinden Fars denizi kıyılarına oradan Huzistana (x) kadar ulaşır. “Kürdistan” ya da “Kurdıstan” olarak adlandırılan coğrafya artık eski durumunda değil. Bir parçası büyük olanı Türklerin egemenliğine girmiş, diğer parçası da Farsların egemenliğindedir. Kürt halkının varlığı (ki Ruslar onlara “Kurtinzen” demektedir) çok eski çağlarda ve tarihi belgelerde görülmektedir. İlk olarak Ksenofon Kürdistan’da yerleşik halkı “Karduxi” olarak adlandırmaktadır.
Kürtlerin yaşadığı topraklarının sınırlarını, kuzeyde Kolxis doğuda iki medya güneyde Xaldiya ve batıda küçük Ermenistan olarak tarif etmektedir.
İkinci olarak, Yunan tarihçiler bize anlatmaktadır. Onlarda “Korduensen” “Korduen” olarak adlandırmaktadırlar. Kürtler bilinmeyen tarihlerden beri, antik çağdan günümüze kadar Asya’nın yüksek bölgelerinde, Fırat, Dicle ve Kur nehirlerinin doğduğu bölgeye hayat vermişlerdir. Her ne kadar aralarında birlik oluşturamadıklarından bir devlet kuramamış olsalar da hiçbir askeri kuvvet onlara güç getirememiştir. Kürtler fiziki olarak güçlü, cesur ve kimsenin işine karışmazlar. Ama İntikamcıdırlar ve çok misafirperverdirler, Misafire çok değer ve kıymet verirler. Bir kesimi tarımcılıkla uğraşır bu nedenle ev ve toprak sahibi ve yerleşiktirler, bir kesimi ise hayvancılıkla uğraşır koyunlarını yaylalarda otlatırlar, göçebe yaşamlarını kara çadırlarda sürdürürler.
Siyasi yaşamları ortaçağ Avrupa’sını hatırlatıyor insana. Demokratik ve baba soya dayalı bir edayla övünür liderleri, Nuh peygamberin soyundan geldiklerine inanırlar. İnce ve uzun boylu uzun bir yüze, ateş gibi gözlere, kartal burun ve haşin bir bıyık Kürtlerin bazı özelikleridir. Çoğunlukla sakal bırakırlar.
Giyimleri, Türk, Fars ve Arap giyiminden oldukça farklıdır. Kısa bir ceket, uzun yırtmaç kollar ki bunlar arkaya doğru atılır, çok geniş pantolon, potin veya çarık, başlarında eğik bir sarık giyerler. Kabile ve aşiret reisleri sarıklarının arkasına kırmızı bir bent bağlarlar. Silah olarak genellikle bir çift tabancayı belinde taşırlar. Uzun bir ok,eğik bir kılıç ve birkaç ok taşırlar, hiçbir zaman yaya savaşmazlar, büyük bir ustalıkla ata binerler, özelikle atları kuzey Asya’da büyük bir üne sahiptir.
Kürt dili Diğer doğu dillerine benzemez Moğol işgalinden bu yana sarp dağlarda kalarak en eski bir Asya dili olarak kendini korumuştur. Türk, Fars ve Tatarlarla zor anlaşırlar. Bazen bir kelimede iki ses üç “R,, peş peşe gelebilmektedir.
Kürtler kendilerini Ömer’in mezhebinden olan Müslümanlar olarak tanıtırlar, Ancak cehalet ve bilgisizlik yüzünden ve en eski dinlerin geri kalmışlığı nedeniyle Müslüman Kürtler eski dinlerini devam ettiren Kürtleri dinsiz sayarlar.
Kürtler arasında Ezdi Kürtleri önemli bir yer tutar. Ezdiler Muş, Beyazıt, Erzurum ve tüm bölgeye yayılmışlardır. Sayıları bir milyon civarındadır. Ermeni ve Müslümanlara düşmandırlar. Şeytana taparlar, isimlerini Arapların ikinci halifesi Umaizidi, Ali’nin oğlu Hüseyni öldürenden alırlar, Dinlerinin kurucusunun Şex Hadi’nin mezarı Musul’dadır. Ezdiler Şarap ve benzer alkollü içecekleri içerler, Müslümanlar tarafından baskıya maruz kalmaktadırlar, Doğum, evlilik ve ölüm zamanlarında Müslüman hocalarının yanına giderler. Kürt dili ve dini bu güne kadar araştırmacılar tarafından araştırılmamıştır. Hiç şüphesiz Kürtler hakkındaki araştırmalar Asya tarihinde aydınlığa çıkaracaktır.
Kürtlerin karakterinde Savaş ve yağma zorunlu bir ihtiyaç gibidir. Saldırganlıkları daimi bir ulusal karakter değildir, belki dönemseldir. Kürt saldırılarında süvarilerin savaşta düzeni bozulursa Kürtlerle savaşanların hali haraptır. Zira bu durumda hiçbir atlı kendini Kürtlerin saldırısından kurtaramaz. Kürtlerin oldukça yiğittirler, yiğitlikleri özelikle düşmanın elinde kalan cenaze ve yaralıların kurtarılmasında çok belirgin bir örnektir. Ayrıca cesaret ve yiğitlikleri yaşlı erkek ve kadınlar ile liderlerinin kurtarılmasında çok açık ve belirgindir. Sözlerinin eridirler, bir gezgin onların bir liderinden dostane bir mektup ile her tarafta saygı görür ve nezaketle karşılanır. Aksi halde mektubu veren Kürt lideri gezgine yapılan her hakareti kendisine yapılmış sayar.
Kürtler Tarımcılık ve hayvancılık dışında tütün üretimi ile uğraşırlar, yine meşe ağaçlarının ticareti, ki Kürdistan dağlarında geniş ormanlık alanlar vardır. Başlıca faaliyet alanlarıdır. Bu meşe ağaçlarını Dicle ve Fırat nehirleri yoluyla şehirlere satarlar. Ticaretleri ve Kürtlerin atlarının ünü ve namı Erzurum ve kuzeyde unutulmaz.
Bütün Kürdistan dört parçadır: Erdelan, kuzey Kurdistan, güney Kurdistan, ve batı Kurdistan, olarak bölgelere ayrılır,
Birinci bölüm Erdelan yada Doğu Kurdistan: Toros dağlarından Van gölünün uzunluğundan, Kızıl Ozan nehiri doğduğu yere oradan Kermenşan ve Hemedan dağlarına kadar uzanan bölgedir. Buranın başlıca merkezi Senne (Senendaj) dir. Erdelan Fars imparatorluğunun denetiminde ve onlara bağlıdır. Sefavilerden bu yana Kürtlerin yönetimi kendi ellerine (Erdelan Emiri) geçmiştir. Türk yönetimine bağlı oldukları dönemde bu günkü kadar güç sahibi değillerdi. Fars yönetimi Kürdistan valiliğinin tüm yetkilerini Kürt liderine verdi ve Şah’ın arkadaşı olarak tanınırdı. Şaha danışmanlık ve eylemlerle ona yardım ederdi. Amaç diğer Kürt aşiretler üzerinde etki bırakmaktı.
Şu andaki Kürdistan Emiri kendisini Sultan Selahaddin’in torunu olarak görmektedir. Senne (Senandaj)’de oturmaktadır. Gençtir, ancak çok tecrübeli ve bilgili değildir. Ve Fethullah Şah’ın oğulluğu (evlatlık) olup, Erdelan’ın yarısını yönetmekte ve hal üstünde derebeylik hükmünü sürdürmektedir.
Kuzey, güney ve batı Kürdistan Osmanlı yönetimde olup bu yönetim giderek zayıflamıştır. Kurdistan’ın kuzeyi ki burası Van, Beyazıt ve Hakkari’den oluşmaktadır. Bu bölge Ağrı dağı, Van gölü ve Urmiye gölü ile Hakkâri dağları ve Nemrut dağı ile çevrelenmiştir.
Erivan ve Nahçıvan’ın Farsların elinde olması onlara büyük bir fırsat vermektedir. Bu sayede Kürdistan’ın kuzeyinde etkinliklerini ve yönetimlerini genişletme fırsatı sunmaktadır. Son Rus ve Fars savaşına kadar, Erivan Serdarının, Beyazıt paşası ve Zilanlılar lideri Hüseyin ağa üzerinde büyük bir etkisi vardı, Öyle ki pek çok Kürt aşireti ve Van paşası ve Fars sınırları boyunca ta Maku’ya kadar herkes kendisini ondan korumaya çalışırdı (Bahsedilen Hüseyin Ağa, Redki aşireti beyi Guli Cewer Ağa'nın amcası Hıseyin Ağa Çongdeve'dir). Ta ki, Türkmençay anlaşmasıyla Erivan ve Nahçıvan Rus yönetimine geçince Farslarda Kürtler de bu bölgeler üzerindeki etkinliğini yitirdi. Sadece Beyazıt, Van sınır boylarındaki çok az göçer Kürtler ile Maku bölgesindekiler Fars yönetiminin etkisinde kaldı. Diğer parçalar ve yukarıda sayılan vilayetlere bağlı Kürt aşiretleri Osmanlı himayesinde kaldı. Rusya Ermenistan ve Axalzik vilayeti üzerindeki egemenliği sayesinde bu bölgelerdeki Kürtleri kendi yönetimi altına aldı.
Kurdistan’ın batı bölümü, Muş merkez olmak üzere Erzurum’un bir bölümünü içine alarak Fırat’ın kuzey kolu, Bingöl dağlarından, Seman dağı ve Dicle arasında kalan bölgeyi kapsar. Bu bölgedeki Kürtler Muş Paşalığına ve Erzurum Askeri komutanlığına bağlıdır.
Kürdistan’ın güneyi, Diyarbakır ve Musul vilayetlerinden oluşuyor, Osmanlı sultanının otoritesi burada zayıftır. Kürt Mirliği burada kısmen bağımsızdır. Kendi iradesiyle Sultana itaat etmektedir. Mir Süleyman kendisini “Kürdistan Padişahı” olarak adlandırmaktadır. Ve pek çok Kürt kabile ve aşireti güneyden Erzurum ve Muş dolaylarındaki köylere göç edip yerleşmektedir. Ancak bunların sayısı belli değildir.
Kürtler topluluk olarak kendi içinde değişik tayfalara ayrılmaktadır. Liderlik, manevi ve dünyevi önderliklerini şeyh veya ağalar eliyle yürütülmektedir. Her ne kadar Tayfaların üyeleri birbirinden ayrı yaşamlarını sürdürseler de tayfa üyelerinden birinin başına bir olumsuzluk geldiğinde tüm tayfa üyeleri ayaklanırlar
Aşağıdaki liste bazı aşiretler hakkında bilgileriler içermektedir. Aile sayısı, liderlerinin ismi, ve yerlerini göstermektedir. Bunların listede yazılı aşiretlerin dışında, Erzurum, Tercan,Kiği,ve Tortum bölgelerinde aşiretler vardır. Bu aşiretlerin isimleri, Heseni, Zirkani, Cemmani, Bilkani ve Kaskani’dir. Ancak bu aşiretler hakkında daha fazla bilgi elimize ulaşmadı, Kars ve Erzurum yöresine başkaca aşiretlerde yerleşmiştir. Kürtler yönetimi altında bulundukları hükümeti 1/20 oranında bir vergi ödemektedir. Aile sayısına göre yılda 1-3 (pel) gümüş ödemektedir.
Kürdistan geniş topraklara sahip olup, büyük bir kısmı işletilmemektedir bu nedenle Türk ve Fars yönetici ve valiler göçer Kürtleri kendi yönetimleri altında buralara yerleştirmeyi çok arzulamaktadır. Zira bu şekilde hem Kürtleri düzenli bir yaşama hem de ihtiyaç duyulduğunda hizmetlerine hazır kalabalık bir askeri birlik toplayabilecekler.
Lewha tayfeyên Kurdan
Paşatîya Wanê
Cihên niştecîbunê
Navê Tayfeyê Navê serokê tayfê Jimara Malbatan
Li Ercîş, 10 seet durî Bakhu Hederanî Kasim Axa 1.700
Li qeza Bergerî Şêxanî Sagdan Axa 300
Li Axorek, 20 seet durî Wan Tekarî Husên Axa 400
Li sancaqa Kotaber, 18 seet durî Wan Halîsabegî
(Xalisbegê) Husên Axa 1000
Li sancaqa Ercîş Ercîşî Osman Axa u Xan Mehmud 2.100
Nêzî Kotab li tixubê Albak Êzidî
Xidîn Axa 200
Nêzî Kotab li tixubê Albak Şikeftî Mahmud Axa 500
Paşatîya Muşê
Cihên niştecîbunê
Navê Tayfeyê Navê serokê tayfê Jimara Malbatan
Li Muşê Hesenî Emer Axa u Faris Axa 400
Li Sancaqa Muşê Cibranî Senc Axa 200
Li Sancaqa Muşê Êzdanî Mowalî Axa u
Maxmet Axa 200
Li sancaqa Bulaniqê Zîlanî (heta şerrê Faris li Erîwanê rudiniştin) Husên Axa
Silêman Axa
Kup Axa
Orkus Axa
Batê Axa 2.000
Li Kulpayê Sipkî Silêman Axa 1.000
Li sancaqa Melezgirdê Cammanî (ên herî mêrxas) Elî Axa
Li sancaqa Muşê Barassî (Berazî?) Mehmud Axa 300
Li sancaqa Muşê Zirkanî Mistefa Axa 300
Paşatîya Bazîdê
Cihên niştecîbunê
Navê Tayfeyê Navê serokê tayfê Jimara Malbatan
Li gundên Qerebulax, Taxîlî,
Urtulî, Masakî u Kelasor 230
Bi giştî Êzdîan Hesen Axa 11.300
Makaleyi Kürtçeye Çeviren Veysi Aydın'ın açıklaması:
19 yüz yılbaşlarında Osmanlı imparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında çok büyük sorunlar yaşanmaktaydı. Rus orduları 1828-1829 yıllarında Osmanlı imparatorluğunun egemenliği altındaki bir kısım toprakları işgal etti. Bu topraklar arasında Kuzey Batı Kürdistan da vardı. Rus ordusu Ağrı,Erzurum’dan Van ve Bitlis’e kadar olan bölgeyi ele geçirmişti.Rus ordusu bir dönem bu bölgede kaldı.
Bu yıllarda Rus ordusunun Kürtlerle ilişkileri oldu. Bazı Kürt kabile ve aşiretleri Osmanlıların yanında yer aldı, bazı kabile ve aşiretler ise Rusların yanında yer alıp Osmanlıya karşı savaştı. Bu savaşlarda binlerce Kürt öldü ve yüz binlerce Kürt’te yerinden yurdundan oldu, köyleri yıkıldı, düzenleri alt üst oldu. Rus ordularının çekilmesinden sonra pek çok Kürt kabile ve aşireti Osmanlı ordusunun ve Osmanlı yanlısı aşiretlerin saldırılarına maruz kaldı. Rus ordu komutanlarından biride Albay Uşmakov’du. Özelikle bu Subay hem askeri nedenlerle hem de şahsi merakından dolayı Kürtlerle güçlü ilişkiler kurmuştu.
Rus Ordusunun Osmanlı ve kuzeybatı Kürdistan topraklarından çekilmesinden sonra Rus komutanı Albay Uşmakov bu savaş hakkında bir kitap yazmıştır. “Askeri harekât tarihi, Türkiye 1828-1829” adındaki bu kitap A.C. LAEMMLEIN tarafından Almancaya çevrilerek 1838 yılında Leipzig/ALMANYA da yayınlanmıştır.
Kitapta sadece savaş değil, aynı zamanda bölgeyi, bölge halkını, (Türk,Ermeni,Kürt) coğrafyasını, doğasını v.s de anlatmaktadır.
Uşmakov, askerlerini geri çekmeden önce ısrarla Çarlık yönetiminden ve üst düzey komutanlarından savaşta Rus ordusuna yardım eden Kürt kabile ve aşiretlerinin Rusya ya yerleştirilmeleri için yardım istemiştir. Bu kabile ve aşiretlerin beraberinde Rusya’ya göç etmelerini sağlamak için para ve lojistik destek ve Rusya’ya yerleşmeleri için ev, arazi ve yer talep etmiştir.
Bu savaştan sonra pek çok Müslüman ve Ezdi Kürt kabile ve aşireti (Ezidi daha ağırlıklı olarak) göç ederek, Rusya kontrolündeki bölgelere yerleşmiştir. Uşmakov, Kitabında Kürtlerden sıkça bahsetmiş ve önemli bulduğundan bu kitapta Kürtler hakkında ayrıca bir makale yazmıştır.
Bu tarihi belgenin üzerinden 200 yıl geçmesine rağmen çok önemli olguları gözler önüne sermektedir. Her ne kadar 19 yüzyılın başlarında Kürtler hakkında bilimsel araştırmalar az olsa da Uşmakov, dönemin bir tanığı olarak Kürtler hakkındaki gözlem ve bilgilerini bu kitapta toplamıştır. Bazı yanlış bilgiler olsa da o dönemin koşullarında bu normaldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder