Sayfalar

25 Mart 2016 Cuma

Redkan Aşiretinin Gururu: Medet Serhat

Iğdır'daki Redkanlıların en çok tanınan ailelerinden Serhat ailesine mensup Medet Serhat, 1943'te Iğdır'da doğdu. Apê Musa ile birlikte birçok Kürt dergi ve gazetesini çıkaran Medet Serhat, Redkan aşiretinin en bilinen/tanınan simalarındandır. Öyle ki bir Redkanlı birisine "Ben Redkanlıyım" dediğin de, kendisinin Medet Serhat ile akraba olup olmadığı soruluyor. Devletin derin güçleri tarafından katledildiği 1994 tarihine kadar avukatlık yapan Serhat, birçok Kür yurtseverinin avukatlığını gönüllü yapıyordu.




Medet Serhat'ın arkadaşı Feqî Hüseyin Sağnıç "Portreler" adlı kitabın da, Medet Serhat ve Redkan aşiretinin Kürtlük bilincinde olmasını, Redkanlılarda okuma, yazmanın ileri düzeyde olmasına ve Iğdır ve çevresinin Rusya coğrafyasına bağlı olmasına bağlıyor.




Kendisi de Redkan aşiretinden olan dönemin Iğdır Belediye Başkanı Hüseyin Malk, 2010 yılında Iğdırdaki bir parka "Medet Serhat Parkı" ismini verdi. Parkın açılışına katılan Medet Serhat'ın oğlu Rumet Serhat "Ne insanlar ölsün ne de insanların adı parklara caddelere verilsin insanlar kardeşçe yaşasınlar” dedi.(*)

Feqî Hüseyin Sağnıç'ın Portreler adlı kitabındaki o bölüm:


Büyük ekran okumak için, yazıların üzerine tıklayın.










































Medet Serhat ile ilgili başka iki yazı....



Medet Serhat’in Katledilişinin Onuncu Yılı

Sevgili Medet Abi,MUSA ANTER’den sonra, karanlık güçlerince katledilinceye kadar, en uzun ve sürekli Abi kardeş ilişkimiz olan bir Kürt yurtseveriydi. İSTANBUL’A Yüksek öğrenim için gittiğimde, APE’ MUSA’ dan sonra ilk tanıdığım kişidir.MEDET Abiyi,1965t'e tanıdım. Aslen Iğdır'lı, 1934 doğumluydu. Sağ olsaydı 12/11/2004 tarihinde 70. yaşında olurdu. İlk tanıştığımda eşi Seniha hanımla ile İstanbul'da Avukatlık yapıyordu.Geçen yıl www.gelawej.com ve www.kurdinfo.com de kısaca Medet Abinin katledilişinin dokuzuncu yıl dönümünü anımsatmıştım. Bu kez, Medet Abi ile ilgli bir az daha detaylı ve ister istemez mücadele arkadaşlarını yer yer ilişkilendirmiş olacağım.Gerçi zaman zaman ''ANI'' yazısının dışına çıkmış olacağım ama, okuyuculardan özür dilerim. Çünkü,bizden sonraki kuşaklar için gerekli olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki,bizden önceki abilerımız bir kaç kişi hariç,ne kendilerinin,nede kendilrinden öncekilerle ilgili bize yeterli bilgi mirasını bırakmadılar.

Medet Abi, SİRKECİ’DE çok eski bir iş hanında eşi SENİHA Abla ile birlikte Avukat Büroları vardı.MEDET Abi, hani’ Halk tabiri ile Erkek güzeliydi,fidan boylu, mavi gözlü hitabeti çok etkileyici bir insandı. Zamanla deneyimli İyi bir ceza hukukçusu oldu.Kürtler arasında siyasi ayrım yapmadan tüm ulusal davalara çoğu kez bedeva girerdi.Onun içinde Devletin hedefi haline gelmişti.

49'lerden Medet SERHAT;Musa Abi, bana anlatığına göre;(Gerçi Musa Abinin anılarında var) Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar,Başbakan Adnan Menderes,Devlet Bakanı Tevfik İleri,Dış işleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Genel Kurmay İkinci Başkanı Cevdet Sunay Kürtlerle ilgili bir toplantı yaparlar.Toplantıda ,Mit ve Emniyet 'ten Kürt Masası Şefi Ergün Gökdeniz bir öneride bulunuyor.(Ergün Gökdeniz 1975 te Mardin Valisi oldu) Gökdeniz diyorki, Kürtçülük bütün Üniversiteleri sarmış, bunlardan bin kşiyi yok edersek Kürt Sorunu yarım asır geriye atarız. Gerkçe ise, bunların Komünist olduklarını kamuoyuna açıklarız.Çünkü, Kürtler Komünistleri sevmezler.Celal Bayar ve Sunay olumlu diyorlar,Tevfik İleri diyorki beyler ben günahım kadar Kürtleri sevmem, fakat böyle bir olayda ben yokum çünkü böyle bir olay olursa Cezayir'i Kürdistan'a taşımış olacağız.( O,dönemde Ceayir fransızlara karşı kurtuluş savaşı veriyordu) Fatin Rüştü Zorlu bu olaya karşı çıkarak hemen istifa derim diyor. Başbakan Menders çekimser kalıyor.Sonuçta 49'ler operasyonu başlıyor.Aslında bunlar 50,kişi.Ancak, Ankara hukuk fakültesi öğrencisi Emin BATUR adında bir yurtsever hücrede yaşamını yitiriyor.Geriye 49, kişi kalıyorlar.

MEDET Abi, 49'ler davasında tutuklu iken öğrenciymiş. SENİHA Abla Avukat olarak MEDET Abinin savunmasını üstlenmiş.O, dönemde böyle birisinin davasını üstlenmek herkesin cesaret edeceği bir olay değildi.SENİHA Abla, HARBİYE' DEKİ savunmasıyla ile ilgili anılarını her gittiğimde bana öğünerek anlatırdı.''Bir gün PAŞA, SENİHA Ablayı çağırıyor, kızım sen TÜRK’sün ne işin var, bu KÜRTÇÜ VATAN hainlarini savunuyorsun diye” SENİHA Abla, PAŞAM kimin VATAN HAİNİ olduğunu siz nasıl karar verirsiniz diye direttir''Seniha Abla Gümüşhane'lı Türk asıllıydı.Medet Abinin Seniha Abla ile evlenmesini ben hep sanki, Seniha Ablaya bir minet borcu olarak algıladım.

Medet Abi,1976 de Yurdanur adında Zonguldak'lı bir Türk kızı ile evlenir.Bu evliliğin nedeni Medet Abiye göre, ilk eşinden çocuklarının olmayışıdır.Bu son evliğinden RUMET isminde bir erkek çocuğu olmuştu. İki kez değişik platformlarda bu hanımcağızla karşılştım. Ayak üstü sohbetımız oldu.Bu tür evlilik olayları Kürt Aydinlarının arasında hep tartışma konusu olmuştur.

Dr.ŞİVAN'de; 49,ler davasında Harbiyede tutukluyken Medet Serhat gibi kendisine sürekli ziyaretine gelen İsmet Hanım diye bir Türk kızı ile Cezaevinde nişanlanır.Sonraları malum bu tür evliliklerin sonucunda ne hanımlardan nede çocuklardan ses seda yok.

DENG Dergisinde ve 23'lerden Medet SERHAT; 15, Nisan 1963 te İstanbul'da çıkan DENG Dergisinin kurucusu ve genel yayın yönetmeniydi.Bu derginin Sahibi Ergün koyuncu.Ergün Koyuncu İstanbul Hukuku bitirip daha sonra Hakimlik yaptı.Ergün Abinin en büyük özelliği meşhur kahkasıydı.Güldüğü zaman yüzlerce metreden duyulurdu.Şen şakrak bir abimizdi.ilişkilerim çok iyidi, sırf fıkralarını ve kahkalarını dinlemek için hepimiz Ergün Abinin etrafına toplanırdık. DENG'ın Yazı işleri müdürü.Yaşar Kaya idi.Yaşar Kaya Abimiz herkesçe bilinir ve tanınır.DENG'ın ikinci sayısının sahibi Celal Ergün'dı.Celal Abi,hoş bir insandı. Oldukça duygusal ve tepkili bir mizaca sahipti.Derginin kapanması ve 23'lerin tutuklamalarından sonra arkadaşlarına karşı güvensızlığı vardı.Hep bana Ali'm, kimsye güvenme derdi.Bende abi kimseye güvenmezsem bu mücadeleyi kiminle yaparız diye karşı çıkardım.Celal Abininde diğer bir özelliğide '' Mehmet Arif'ın AYŞANA ALİ BEG'' türküsünü canının istediği yerde söylemektı.

23'ler OLAYI;Musa Abiden dinlediğime göre olay şöyle gelişmiş.Hükümet Irak'ta gelişen Kürt ulusal uyanışından rahatsızlık duymuş.Bu arada Irak ve İran dan Kürt talebeler Türkiye'ye okumaya gelmişler.O,dönemde Kürt öğrencileri kendi aralarında iyi bir dayanışma örneğini vermışler. Tam bu sırada,Abdulsettar HAMEWENDİ adında 140. kiloluk bir Irak'lı Arap Emlakçi,Bağdat,Şam -Halep ve Mısır hatında çalışırmış.Hamewendi,çok renkli bir kişiliğe sahip,bir kaç lisan bilen imam ve Avukat'mış.Halep'te büyük yurtsever Dr.Nuri Dersim'i ile tanışır,BERZANİ ile Cemal ABDULNASIR'le birlikte çektirdikleri bir fotografı Dr.Nuri Dersim'liye gösterir.Gazeteci olduğunu ve İstanbul'a gitmek istediğini, Dr. Nuri'den yardım ister.Dr.Nuri de, İstanbul'da iki gazeteci yeğenleri olduğunu, biri Musa ANTER,diğeri Doğan KILIÇ olduğunu söyler.Hamewendi, İstanbul'a gelir Doğan Kılıç'la tanışır.Dr. Nuri'nın Selamını söyler, bazı malzemeler talepleri için İsrail konslosluğuyla yardım için görüşmek ister. İsrail Konslos yetkileri ile telefonleşır bir yerlerde görüşme sözünü alır. Görüşmek istediği yere geldiklerinde polisler bunları yakalarlar.Üzerinde Musa ANTER'ın adı çıkar.Geçmişte Musa Anter ile ilişkisi olanlar ve bazı 49'lerı, 28.Haziran'da gözaltına alınır. 29 .Haziran'da sorgularından sonra, 23'ler, olarak bilinen kişiler tutuklanır.Bunlardan biride 49'lerden Medet Serhat'tır.

MEDET Abi, siyasal anlamda en zor günlerimizde hiçbir zaman katkısını sevgi ve ilgisini bizden esirgemedi. DDKO ve DDKD Kuruluş dönemlerinde hep yanımızda olmuştu.Dünya görüşü KDP'YE yakındıı. MELE MUSTAFA BERZANİ ona göre bir efsaneydi.Bizde hoş solcuyduk ya! Bu görüşünden dolayi Medet abiye bazen soğuk davranırdık.Bizim 68,kuşağı Kürt gencleri o, dönemde solcu olmayanlara iyi gözle bakılmazdı.Hatta bazı Abilerimizin kıblesi Türk soluydu.Kuşkusuz az olsada onlardan etkilenmiştik.Ta ki, DDKO kurulunca taşlar yerlerinden oynadı herkes yerini buldu ve Herkesin kıblesi açıkça belli oldu.Ama,Türk Solunun esas maskelerı sovyet Sisteminin yıkılması ve ABD'nın Irak'a müdahalesiyle düştü.Akla kara bizim için ortaya çıktı. Geçmişte bizleri önlerine katıpta, Anti Emperyalist,Anti Faşist sloganları attıran Türk Solu, ABD'nın Irak'a müdahalesiyla, güya anti ABD diye, Diktatör SADDAMI Kürt halkına tercih ettiler.Bunun tek nedeni ise, Kürdistan kazanımlarını yok edip,Kürdistan kurulmasın diye; Çünkü, korkuları acaba ilerde sıra kendilerine gelmezmı diye;

1980.Öncesi Medet Abi, Çağdaş Avukatlar grubundan Orhan Apaydin listesinde İstanbul Barosu Genel sekreteri seçilmişti.Orhan Apaydin onun giyabında BARIŞ Derneği üyesi yapıyor.1980 sonrası BARIŞ derneği davasından bir yıla yakın firar gezdi.Bu dönemde de bizim arkadaşlarla ilşkisi kesilmedi ve dayanışma içinde olduk.

1982 şubat’ında Diyarbakır'da ikinci gözaltına alınmamda ve 6, ay gibi en uzun gözaltı,sorgu ve işkenceden sonra 19. Ağustos ‘ta tahliye olduğumda İstanbul’a Medet Abinin yanına gitmiştim. Hiç Unutmam Medet Abi beni görünce sarılıp aman Aliciğim sana böyle ne olmuş diye bir ara durakladı. 70, kilo’dan 55, kilo’ya düşmüştüm. O, akşam Serhat BUCAK'a benim geldiğimi haber verdi. Birlikte KUMKAPI balıkçı lokantasına yemeğe gittik. Daha sonraları Danıştay kararı ile Köy Hizmetlere Mardin’de göreve iade edildiğimde, OLAĞANHAL dışına çıkarılıp SİNOP’A gönderildim.

Tayın Emrimde aynen böyle yazılmıştı” Adı geçen teknik eleman Ali BURAN Sinop köy hizmetleri emrine, bulunduğu yerde gözetim ve denetim altına alınması”.Sinop' a gittikten sonra, 1988 de Diyarbakır’dan Sinop’a Sürülen 62, kişilik PEŞMERGELER ilgili ( aile reisleri hepsi Komutandı) Konuyu Meclisete, A.Türk,A.Ekmen,S.Sümer ve M.Kahraman'la bir çok kişilere götürdüm,A.Türk dışında kimse ciddi şekilde ilgilenmedı. Medet Abi'ye bu konuyu açınca çok etkilenmişti. Daha sonraları Sinop'a gidip Peşmergelerı ziyaret etmişti.O, sırada ben Sinop dışındaydım.

Sevgili MEDET Abinin Karanlık ellerce öldürülmesi KÜRT Halkı için büyük bir kayıptı. Medet Abi, O, dönemde Çiller,Güreş ve Ağar konsepti ile bir çok Kürt Aydinları ve iş adamlarını ölüm listelerine aldıklarını hep basının gündemindeydi. Medet Abi,12-11-1994 Tarihinde bir aile dostuna misafir olduğu KADIKÖY yakasında akşamlayın Özel arabasında öldürüldü,. Ölüdürme olayında Eşi, zaman,zaman o, dönümde ÜLKÜCÜ Mafya tabir edilen Tevfik AĞANSOY tarafından öldürüldüğü iddia edildiysede, Tevfik AĞANSOY'un eşi, TV.Kanallarında bu iddaları tehditkar bir şekilde red etti.Eşinin Medet Abinin öldürülmesınden üç ay önce yurt dışına çıktığını iddia etti. Ancak, ciddi olarak kimse olayın üstüne gitmediler.Ne yazık ki, 49,’ler, 21’lerden , dava arkadaşları Yaşar Kaya, Naci Kutlay ve sağlığında etrafında pervane gibi Medet Abi diye dönenler Medet Abiye karşı görevlerini hiç yapmadılar. Ben bu “ANI” yazımı yeni nesillerin Medet Abi'yı daha iyi tanımaları için yazmayı bir görev bilidim. MUSA Abi ile Medet Abinin ANILARINI HEP SAYGİ İLE YAŞATACAĞIZ.

Ali Buran
www.kurdinfo.com

1.11. 2004

Medet Serhat Ağabey 

Y. SERHAT BUCAK, Özgür Politika 10 Kasım 2004


Şehadetinin üzerinden on yıl geçti. Şairin dediği gibi "Daha dün gibi inamak mümkün veya çok güç/Unutmak mümkün değil." İsmini 1960'larda rahmetli şehit babamdan duymuştum. 49'lar tevkifatının önemli isimlerinden birisiydi. 1963 yılında İstanbul'da çıkartılan "Deng" dergisinin Genel Yayın Yönetmeni idi. Albay Talat Aydemir öncülüğünde yapılmak istenen 21 Mayıs 1993 darbesinin bastırılası üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Her olağanüstü rejim döneminde olduğu gibi bu dönemden de Kürtler nasiplerini aldılar. İstanbul'da yayınlanan aylık dergiler kapatıldı. Aradan bir hafta geçmeden de flaş haber gazetelerde patladı. Dönemin

İçişleri Bakanı H.O.Bekata'nın yaptığı basın toplantısında "Türkiye'nin doğusunda Kürt Devleti kurmak isteyen 23 Komünist-Kürtçü'nün yakalandığı" açıklandı. Medet Serhat ağabey de tutuklananların arasında idi.

1964-65 ders yılı döneminde Hukuk Fakültesine kaydımı yaptırmıştım. İstanbul'a giderken babam başta Musa amca olmak üzere diğer "Kürtçü" ağabeylerimle tanışma olanağını bulacacağımı söylemişti. Bir gün ders dinlemek üzere Hukuk Fakültesinin 1 nolu anfisinde bulunduğum sırada Süleyman Demirkapı ve Hasan Akkuzu ile tanıştım. Sonra beni Osman Aydın ile tanıştırdılar. Ertesi gün birlikte Hukuk Fakültesinin kantinine gittiğimizde başta Medet ağabey olmak üzere "Kürtçü" ağabeylerimle tanışma olanağını buldum.

Medet Ağabey Iğdır'ın Alıcanlar köyünde dünyaya gelmiştir. Doğduğu köy Aras nehrinin kıyısında şirin bir köy idi. Bu yazıyı yazarken otuzdört yıl öncesine gittim. Iğdır benim avukatlık stajını yaptığım Kürt şehridir. Tarihi eskilere dayanır. Her karış toprağında 1928-30 Ağrı Milli Kurtuluş Hareketinin izlerini bulursunuz. Son otuz yıllık dönemde de binlerce genci dağlara sevdalandı. Önemli direniş merkezlerinden birisi idi. TC hükümetleri geçmişte olduğu gibi "tedip ve tenkil" politikalarını başarı ile sürdürebilmek amacı ile Kars'ı idari açıdan üçe ayırdı

Ardahan ve Iğdır'ı da vilayet yaptı.

Medet ağabey 49'lar duruşmaları döneminde kendisi ile çok yakından ilgilenen yaşça kendisinden büyük Seniha Serhat abla ile evlenmişti. Seniha abla da uzun yıllar Kürtlerin çeşitli mahkemelerde savunmanlığını üstlendi. Eşinin iyi bir avukat olarak yetişmesinde onun da emeği az değildir. Medet ağabeyin yanında da birçok Kürt avukat stajını yaptı. Benim sevgili kadersiz yeğenim rahmetli Mehmet Tüysüz, eski Diyarbakır Baro başkanı Fethi Gümüş, Iğdır da avukatlık yapıp şimdi Amerika'da ikamet eden DDKO davası sanıklarından Sait Pektaş ilk aklıma gelen isimlerdir.

Taksim'de Park Palas otelinin hemen yanıbaşında dördüncü kattaki dairede oturuyorlardı. Periyodik olarak Kürdistanlı Üniversite öğrencileri bu evde toplanır Kürt ve Kürdistan için neler yapmamız gerektiğini tartışırdık. O yıllarda rahmetli Kemal Badilli amcanın Kürtçe gramerinin basılması gündemdeydi.

Aradan uzun yıllar geçti. 1980 cuntası döneminde "Barış Derneği" davası nedeniyle aranır duruma düşünce yurt dışına çıktı. Yurt dışındaki sürgünlüğü pek uzun sürmedi bizimkisi gibi. İstanbul'a döndükten bir müddet sonra DDKD davası nedeniyle gözaltına alınıp rahmetli B.Cantürk ile birlikte insanlık dışı işkenceye tabi tutuldu.

Medet Serhat özel hayatındaki tavırları, duruşu, kibarlığı ve daha sayamıyacağım vasıfları kişliğinde toplayan bir Kürt aydınıydı. Birçok çevrede kendisine "Kürt Prensi" derlerdi.

Öyle kendisinde olmayan vasıfları kendisinde varmış gibi lanse eden bir Kürt prensi de değildi. En önemli özelliklerinden birisi de dedikoduyu sevmemesi, yanında hiç bir Kürt yurtseverine toz kondurtmaması idi. Hiç kimse onun bulunduğu mekanda dedikodu yapmaya cesaret edemezdi.

Kendisine suikast düzenleyen tetikcinin MİT bağlantılı meşhur itrafçı ülkücü Tevfik Ağansoy olduğunu ikinci eşi Dr.Yurdanur Serhat, Ağansoy öldürüldüğünde teşhis etmişti. Türk Basını ölümü üzerine büyük bir dezinfarmosyon harekatına girişti. Ancak Medet ağabeyin devlet bağlantılı çeteler tarfından öldürüldüğü birkaç hasut Kürt'ün dışında herkes tarafından biliniyor.

Sevgili Medet Ağabey'i ölümünün onuncu yılında sevgi, hasret ve minnetle anıyorum. Onu ve uğruna ölümü göze aldığı ideallerini sonuna kadar savunacağız.




Medet Serhat ile ilgili bir haber....

ARŞİV (13.11.2014)




MEDET SERHAT ANILDI – ‘Ağar Bodrum’da viski içiyor’
İstanbul (Rûdaw) – Türkiye’de 1959 yılında başlayan ve “49’lar Davası” olarak bilinen davadan tutuklandıktan sonra, 1994 yılında İstanbul’da uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren Avukat Medet Serhat, mezarı başında anıldı.

Avukat Medet Serhat için 20’nci ölüm yıldönümünde Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi. Törene, Serhat’ın ailesi ve dostları katıldı.

Anmaya katılan Serhat’ın eşi Yurdanur Serhat, saldırının üstünden 20 yıl geçmesine rağmen faillerin halen bulunup yargılanmadığını belirterek, şunları söyledi:

“Eşimi katline neden olanlar, Mehmet Ağar, Tansu Çiller ve Süleyman Demirel’dir. Mehmet Ağar, hakkındaki yargılamalara katılmamak için yüksek tansiyon hastası olduğunu gerekçe göstererek rapor aldı. Oysa biliyoruz ki, Bodrum’da oğlunun kafesinde viski içiyor. Ben de şunu sormak istiyorum, 20 yıldır bizim tansiyonumuz hiç düştü mü?”

Oğlu Rumet Serhat ise, faillerin yargılanmamasına tepki göstererek, şunları söyledi:

“Sadece babam değil, Türkiye’de 17 bin faili meçhul cinayetten bahsediliyor. Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’ın bu işin içinde olduğuna dair dosyalar mahkemelerde mevcut. Ancak her ikisi de halen hakim karşısına çıkmış değil.”

Toplum ve Hukuk Araştırmalar Vakfı’nda da (TOHAV) Medet Serhat’ın yaşamını anlatan bir program düzenlendi.

Avukat Medet Serhat, Türkiye tarihinde ‘49’lar davası’ olarak bilinen davadan tutuklanan ve Musa Anter, Sait Elçi, Saît Kırmızıtoprak ile birlikte yargılanan isimlerden biri.

Serhat, faili meçhul cinayetlerin işlendiği 1994 yılında İstanbul’da uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Eşi de saldırıdan yaralı kurtuldu.

Rûdaw - 13.11.2014

1 yorum:

  1. Mekanı cennet olsun inşallah.

    Halkı için mücadele edenin yeri cennettir. Kuran ı Kerim de bunu diyor.

    Bu adam bütün Redkanlıların şerefi, onurudur. Sırf bu değerli insanın hatrına dahi olsa, mazlum Kürt halkı için daha çok mücadele etmeliyiz.

    Xwedê heqê te li wan kafiran ra nehêle apê Medet.

    YanıtlaSil